timeline filmi michael crichton’nın aynı adlı kitabından beyaz perdeye uyarlanan 2003 yapımı bir filmdir. kitabını okumadım fakat film, harika bir konu(wormhole, kuantum fizik, zamanda yolculuk+orta çağ) nasıl berbat bir kurgulama ve senaryoyla bir enkaz haline getirilir diye iletişim bölümlerinde ders diye okutulmalıdır. benim gibi tarih sevenler için harika bir beyin fırtınası yaptıracak bir konu olan zaman makinasıyla medieval veya crusade çağlarına gidebilip orda ki savaşları yerinde canlı kanlı görebilme fırsatı yönetmenimiz ve senaristimiz sayesinde elimizden alınıp uçup gidiyor. filmde sayılamayacak derecede mantık ve kurgu hatası var. daha filmin başında olaya öyle hızlı bir giriş yapılmış ki ben acaba yanlışlıkla fragmanı mı açtım hissine kapılabilirsiniz. filmde ki bilim adamlarından wormhole deliği ve kuantum fizik ile biz zamanda yolculuk yapmayı becerdik gibi gayet açık ve anlaşılır bir cümleyi duyamıyorsunuz. olay üstün körü geçiştirilmiş ve sanki arkadan atlı koşturur gibi -kötü adam kompozisyonu çizilen- bilim adamı seyirciyi geçtim filmde zaman yolculuğuna çıkacak insanlara bile olayı tam detayıyla anlatamıyor. galiba dedikleri gibi yanlışlıkla zamanda yolculuğu icat etmiş olabilirler.
filmde bir başka insanın beynini kemiren sinirsel mantık hatalarına gelecek olursak eğer -ki burada bir parantez açarak filmi izlememiş olanlar için ”spoiler” içerebilir diyorum-. senarist back to future’da ki gibi muazzam mantık örgüleriyle olayları bağlayarak seyirciye ben ne kadar zekiyim alkışlayın beni demek istiyor ama örgüleri mantıksız bağlayarak bizde kendisine takdirden ziyade protesto alkışı gönderiyoruz. filmin başında ki kesik kulaklı ve el ele tutulmuş lahitler, tünelde tek camı kırılmış gözlük ve ”hangi cani bir sanat eserine zarar verebilir ki” diyerek kendine selam çakan arkeologların mantıksal bağlaması olmamış.
1-daha yaşanmamış bir olayın sonucu olan mezarları neden buldurdunuz? sözkonusu olay gerçekleştikten sonra lahitin üzerinde beliren mesajla iyice salak durumuna düştünüz. ya mesajın lahit ilk bulunduğunda üzerinde olması gerekirdi, ya da başta lahitin hiç bulunamaması gerekirdi. filmin başında fransız leydi ingilizler tarafından öldürülmüş olarak bilindiğine göre de lahitin zaten hiç varolamamış olması lazımdı değil mi senarist?
2-fransızların savaşı kazanmasının nedeni, ingilizlerin fransız leydisini kalede herkesin görebileceği şekilde asarak fransızlara bir nevi iman gücü gelerek kaleyi düşürdükleri söyleniyor. e o zaman arkeologun leydiyi kurtarması ve fransızlara teslim etmesiyle böyle iman gücüyle savaş kazanma tezini kendileri çürütüyor. ki daha böyle nice mantık ve kurgu hatası bulabilirsiniz filmde.
son olarak da oyunculuğa değinecek olursam eğer paul walker filmi izlerken sizi de deli edebilir. filmde onca olay oluyor, ölmelerine ramak kalıyor ama adamın hala aklı fikri sevgilisiyle oynaşmak, cilveleşmek de kalıyor. belki toy haline verebilirsiniz ama izlerken sizinde gözünüzü rahatsız edebilir. gerard butlerın bile oyunculuğu sıradan kalmış ki böyle bir senaryodan kimse oscarlık performans bekleyemez zaten.