OturanBilge.com'da Yazar Olmak İster Misiniz?

Yaşam

Malazgirt Meydan Savaşı

Malazgirt Meydan Savaşı
Malazgirt Meydan Savaşı
Malazgirt Meydan Savaşı

Çoğu kitaplarında bahsi geçtiği üzere Malazgirt savaşı getirdiği sonuç itibariyle Anadolu’nun kapılarını Türklere açmıştır evet ama bu kaybedilseydi bile Türkler kapıdan kovulmalarına rağmen gene yeni bir savaşla bacadan Anadolu topraklarına yerleşirdi. Zaten Türkmen boyları çok öncesinden Anadolu’daki kentleri ve Bizans merkezlerini yağmalamıştır ve bazı kentleri ele geçirmiştir. Dolayısıyla 1071 Malazgirt meydan savaşı, “Türklerin Anadolu’ya girişini sağlayan” tek yönlü ve basit bir kapı açma hareketi değildir. Hatta Alparslan’ın savaş öncesinde Türkmen boylarının geri çekilmesini kendilerinin de arzu ettiğini Bizans imparatorluğuna belirtmiş ve savaşmaya gerek olmadığını barış istediğini söylemesine rağmen kentleri yağmalayan, Bizans ticaretini sekteye uğratan ve vur-kaç taktiğiyle sürekli yağmalama yapan Türkmen boylarından illallah eden diyojen bu barış teklifini geri çevirmiştir ve Türkleri Anadolu’dan temizlemeye kararlıdır.

öncesi; 1071’e kadar ki dönemde Selçuklu hükümdarları artan göçler sonucu kimseyi tınlamamaya başlayan döneminin asi ve atarlı çılgın Oğuz Boylarının komutanlarını, İslam’a yeni geçmiş olmanın verdiği motivasyonla gaza getirmiş, batıda kâfirler var gidin onlarla savaşın demiştir. Neticede Anadolu’ya olan bu yönlendirme savaşa kadar devam etmiş ve Saltuk, Artuk, Danişment, Çaka, Mengücek gibi kumandanlar savaşa kadar uzun süre boyunca Anadolu’daki Bizans topraklarını ve kalelerini tarumar etmiştir. Genelde bu akınlar Türkmen okçu hafif süvarilerle vur-kaç taktiği üzerine olduğu için kalıcı olamamış ama dönemin Bizans imparatoru Diyojen’in kulağında, gece uyurken vızıltısıyla insanı rahatsız eden sivrisinekler gibi rahatsız etmiş ve kıllandırmaya yetmiştir.

İşin aslında büyük Selçuklu Devleti’nin göçebe Türkmenlerle ciddi bir sorunu vardır. Büyük Selçuklu Devleti’ni bu savaşa sokan en önemli eğilim, Anadolu’yu fethetmek değil, neredeyse imparatorluğun kuruluşundan beri başına bela olan, Game of Thrones’da ki gibi taht oyununa girerek taht üzerinde hak iddia eden, iktidar kavgası yapan, savaşçı ve yağmacı özellikleriyle devlet içinde otoriteyi ve asayişi bozan Türkmen boylarını pastanın üzerindeki kremayı yiyecek çocuk edasıyla kanalize ederek uçsuz bucaksız Anadolu topraklarına doğru kaydırmaktır. Bunun öncesinde Alparslan kendi soyunun atalarının yani Oğuzların üzerine sefer düzenledi. Sefer neticesinde Alparslan istediğini elde edememiştir. Oğuz sorununu çözemeyip bu göçleri yönlendirebileceği bir yurt aramış ve az önce belirttiğim gibi rotayı Anadolu’ya çevirmiştir. Buraya kadar şunu anlatmak istedim; Anadolu seferindeki asıl amaç, toprak fethi değildir sadece Türkmen göçlerini yönlendirebilecek bir diyar bulabilmektir. Büyük Selçuklu devleti kendi siyasetleri boyunca haritada yerini bulamayacakları Avrupa toprakları ve Bizans’ın Anadolu’sundan daha ziyade o dönemde çok zengin olan Suriye, Mısır, Kudüs gibi yerleri fethetme iştahı içindelerdi. Bu savaştan önce Alpaslan’ın asıl amacı Mısır’ı Fatımilerden almaktı. Bu yüzden 20.000 kişilik bir ordu hazırlamıştır.

Savaşın gelişimi; Türkmenler Anadolu’da ki yağmalamalarıyla Bizans imparatoru Diyojen’in şalterini attırmış ve Alparslan’ın 20.000 kişilik ordusunun Mısır seferinde olmasını fırsat bilerek kahveden adam toplar gibi Uzlar, Peçenekler, Ermenilerden paralı askerler toplamış ve abartısız 200.000 kişilik ordusuyla Anadolu üzerine yürümeye başlamıştır. Eş zamanlı olarak Bizanslıların doğuya yürüdüğünü öğrenen Alparslan son sürat Anadolu’ya yürümek zorunda kalmıştır. Alpaslan bu sırada Diyojen’e elçiler gönderip barış istemiştir ancak kayışı koparan ve ordusunda ki 200.000 kişiye güvenen kibirli Diyojen alayınızı öttürcem yardırmaya geliyorum diyerek elçileri geri çevirmiştir. Aslında çok da haksız değildir, zira Bizans ordusu o dönemde dünyanın en önemli askeri gücüne sahiptir. Barış için gönderdiği elçilerine zeval olan Diyojen’e kızan Alpaslan’da, o ana kadar hala barış umudunu korumasına rağmen elçilerinin kabul edilmeyişini hakaret saymış ve sonunda battı balık yan gider deyip boyalarını sürmüştür. Alparslan’ın o ana kadar barış da barış demesinin sebepleri aslında çok basittir. Bizans ordusuna nazaran daha uzaktan gelen ve daha çok yorulan ordusu, birçok kez belirttiğim üzere Selçukluların Anadolu’yu siyasi olarak ele geçirelim misyonunun olmaması ve Bizans’la dengenin korunmak istemesidir.

Ve savaş; yakarım ulan bu dünyayı, yakarım Roma’yı da yakarım Bizansı’da yakarım diyen Alparslan büyük bir gazla ordusuyla Malazgirt’e gelmiştir ve zorlu deplasmanda 3 puanı almayı başarmıştır. 24 ağustos gecesi, Alparslan’ın akıncıları Bizans karargâhına baskın yaptılar ve erzakları talan ederek geri çekildiler. Ertesi günde aynı olayın tekrar yaşanması ihtimaline tuzak kurmak isteyen Diyojen yem için altını etrafa döktürme emri verdi fakat ortaya atılan altına kendi askerlinin saldırması sırasında gerçekleşecek bir olayın önceden habercisi gibi oldu. 25 ağustos günü de akınlar, hazırlıklar diye geçerken esas kıyamet ve kanın gövdeyi götürmesi 26 ağustos 1070 gününde yaşanmıştır. 26 ağustos cuma; Alparslan beyazlar içine bürünmüş bir şekilde ordusunun önüne çıkmıştır ve “ölürsem bu elbise kefenim olsun” diyerek kılıç ve topuzunu almış “en önde cenk edeceğim” mesajını vermiştir. Alparslan ordusunu hilal haline getirmiştir. Bizans askerleri saldırdıkça geri çekilen ordu, kanatlardan hafif oklu süvarilerle vur-kaç taktiğini uygulamaktadır. Selçuklular Bizans ordusunu tepenin eteklerine çekip iyice pozisyon ve moral üstünlüklerini arttırıyorlar. Akşama doğru Romen Diyojen geri çekilme ve ordusunu toparlama kararı veriyor. İşte tam bu sırada olan oluyor ve Bizans ordusu karışıyor. Bir kanat emri yanlış anlayıp tüm ordu çekilirken donup kalıyor ve karışıklığı anlayıp karşı saldırıya geçen Selçuklu ordusu karşıda büyük bir tahribat yaratıyor. Diyojen’in bir komutanı fırsattan istifade minimum kayıpla kaçıp gidiyor.(bu savaş kaybedilirse sonuçta imparator kontenjanı açılacak). O ana kadar Bizans’ın üvey evlat muamelesinden bıkan Ermeniler de kaos çıkacağını anlayıp, şu karşıdaki benim amcaoğlu değil mi ya diğen Peçenek ve Uzlarla beraber Selçuklu tarafına geçiyorlar. Bu sırada Alparslan geri kalan geneli merkezi kuvvetlerden oluşan orduyu turan taktiğiyle çevirme yapıyor ve ağır süvariler devreye girerek ortada kalan Bizans ordusuna bodoslama dalıp biçiyorlar. Savaş sırasında ordusunun yanında 10.000’e yakın kurdun savaştığı da söylenmektedir.

Savaşın sonucu; Alparslan’ın esir düşen Diyojen’e çok iyi davrandığı ve özel hizmetçi bile tahsis ettiği söylenir. Bu sonrasında tamamen savunmasız kalan Anadolu ise, artık Türkmen göçlerine açık bir hale getirilmiş ve Alparslan’ın görevlendirdiği birçok Türkmen beyi Anadolu’da çeşitli beylikler kurmuştur. Selçuklular savaşı kazanmalarına rağmen ne Anadolu’dan bir toprak talebinde bulunmuş ne de ağır bir tazminat, istemiştir. Savaştan sonra Türkler, Bizans ordusunun yok olmasıyla birlikte, birkaç sene içinde Anadolu’nun batı kıyılarına kadar ulaşmış ve Süleyman şah İznik’e kadar gelerek burada Anadolu Selçuklu Devleti’ni kurmuştur

Related posts
Yaşam

Tesettürün Uydurma Kuralları

Yaşam

Evlenecek Erkek Nasıl Davranır: 5 İpucu

Yaşam

Regl ile İlgili Bilinen 5 Yanlış

Yaşam

Hergün Sevişmek için 5 Neden

E-Bültenimize Abone Olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir